+49 152 02819858

+90 542 350 66 01

info@umitoz.com

Avukat Ümit ÖZ

Uzmanlık Alanımız
Ticaret Hukuku / Ticaret Hukuku Avukatı

 

Almanya ve Türkiye arasındaki ticari ilişkiler, her iki ülke için de büyük öneme sahiptir. Almanya, Türkiye'nin en büyük ticaret ortaklarından biri olup, iki ülke arasındaki ticari ilişkiler yıllar içinde istikrarlı bir şekilde gelişmiştir.

 

İki Ülke Arasındaki Ticaret Hacmi:

Ticaret Hacmi: 2022 yılı itibarıyla, Almanya ile Türkiye arasındaki dış ticaret hacmi yaklaşık 45 milyar dolar civarındaydı. Bu rakam, Almanya'nın Türkiye'nin en büyük ticaret ortağı olduğunu ve Türkiye'nin Almanya ile yaptığı ticaretin toplam ticaret hacminin önemli bir kısmını oluşturduğunu göstermektedir.

 

İhracat ve İthalat:

Türkiye'den Almanya'ya İhracat: Türkiye'nin Almanya'ya yaptığı ihracat, özellikle otomotiv, tekstil, elektronik ve makine gibi sektörlerde yoğunlaşmaktadır. 2022 yılında, Türkiye'nin Almanya'ya ihracatı yaklaşık 20 milyar dolar civarındaydı.

 

Almanya'dan Türkiye'ye İthalat: Almanya'dan Türkiye'ye yapılan ithalat ise genellikle makine, kimyasal ürünler, otomotiv ve elektronik gibi sanayi ürünlerinden oluşmaktadır. 2022 yılında, Türkiye'nin Almanya'dan ithalatı yaklaşık 25 milyar dolar civarındaydı.

 

İkili Ticaretin Genel Durumu:

Yatırımlar: Almanya, Türkiye'de en fazla yatırım yapan ülkelerden biridir. Almanya'nın Türkiye'deki doğrudan yatırımları, otomotiv, enerji, bankacılık ve sigorta gibi birçok sektörde yoğunlaşmaktadır. Türkiye'de faaliyet gösteren binlerce Alman şirketi bulunmaktadır.

 

Turizm:

Almanya, Türkiye'ye en fazla turist gönderen ülkelerden biridir. Her yıl milyonlarca Alman turist Türkiye'yi ziyaret ederek turizm sektörüne önemli katkıda bulunmaktadır.

 

Diplomatik İlişkiler:

Türkiye ve Almanya arasındaki ticari ilişkiler, uzun yıllardır devam eden güçlü diplomatik bağlarla desteklenmektedir. Her iki ülke de ticari ve ekonomik işbirliğini artırmak için çeşitli platformlarda düzenli olarak bir araya gelmektedir.

 

Almanya ve Türkiye arasındaki ticari ilişkiler, hem ekonomik hem de kültürel bağları güçlendiren, her iki ülke için de stratejik öneme sahip bir ilişki olarak değerlendirilmektedir. Ticaret hacmi, yıllar içinde istikrarlı bir şekilde artmış ve bu eğilimin gelecekte de devam etmesi beklenmektedir. Her iki ülke de ticari işbirliğini daha da geliştirmek için çeşitli adımlar atmaya devam etmektedir.

 

Almanya ve Türkiye arasındaki ticari ilişkiler, yıllar boyunca güçlü ve istikrarlı bir şekilde devam etmiştir. İki ülke arasındaki ticaret, karşılıklı ihracat ve ithalatın yanı sıra çeşitli iş birliği anlaşmalarıyla desteklenmektedir.

 

İthalat ve İhracat Rakamları (2022 Verileri):

 

Türkiye'den Almanya'ya İhracat:

2022 yılında Türkiye'nin Almanya'ya ihracatı yaklaşık 20 milyar dolar seviyesindeydi.

 

İhraç edilen başlıca ürünler:

Otomotiv ve Yedek Parçaları: Türkiye'nin Almanya'ya en büyük ihracat kalemidir.

Tekstil ve Hazır Giyim: Türkiye'nin en önemli ihraç ürünleri arasında yer alır.

Elektronik Ürünler: Özellikle beyaz eşya ve tüketici elektroniği ürünleri.

Makine ve Mekanik Cihazlar: İhracatın önemli bir kısmını oluşturur.

Kimyasal Ürünler ve Plastik Ürünler: Almanya'ya ihraç edilen diğer önemli ürün gruplarıdır.

 

Almanya'dan Türkiye'ye İthalat:

2022 yılında Türkiye'nin Almanya'dan ithalatı yaklaşık 25 milyar dolar civarındaydı.

İthal edilen başlıca ürünler:

 

Makine ve Endüstriyel Ekipmanlar: Almanya'dan yapılan en büyük ithalat kalemidir.

Otomotiv ve Yedek Parçaları: Almanya'dan ithal edilen diğer önemli ürünlerdir.

Kimyasal Ürünler: Özellikle ilaçlar, tarım kimyasalları ve endüstriyel kimyasallar.

Elektronik Ürünler: Türkiye'nin Almanya'dan ithal ettiği diğer önemli ürünlerdir.

Demir-Çelik Ürünleri: İnşaat ve sanayi sektörlerinde kullanılmak üzere ithal edilmektedir.

 

İki Ülke Arasındaki İş Birliği Anlaşmaları:

 

Gümrük Birliği Anlaşması (1995):

Türkiye, Avrupa Birliği ile 1995 yılında Gümrük Birliği Anlaşması imzaladı ve Almanya da bu anlaşmanın tarafı olarak önemli bir rol oynamaktadır. Bu anlaşma, sanayi ürünlerinde gümrük vergilerinin kaldırılmasını ve ticaretin serbestleştirilmesini sağlamıştır.

 

Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması (1989):

Almanya ve Türkiye arasında 1989 yılında imzalanan bu anlaşma, iki ülkede de aynı gelir üzerinden çifte vergilendirmenin önüne geçmeyi hedeflemektedir. Bu anlaşma, ticaretin ve yatırımların teşvik edilmesi açısından büyük öneme sahiptir.

 

Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması (1962):

Türkiye ile Almanya arasındaki ekonomik iş birliğinin temel taşlarından biri olan bu anlaşma, yatırımların teşviki ve korunmasını amaçlamaktadır. Bu anlaşma ile iki ülke yatırımcılarına karşılıklı olarak hukuki güvence sağlanmıştır.

 

Enerji İş Birliği Anlaşmaları:

Türkiye ve Almanya, enerji alanında da çeşitli iş birliği anlaşmalarına sahiptir. Yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve enerji altyapısının geliştirilmesi gibi konular bu iş birliğinin odak noktalarıdır.

 

Turizm ve Kültürel İş Birliği:

Turizm ve kültürel alanlarda da iki ülke arasında çeşitli iş birliği anlaşmaları bulunmaktadır. Bu anlaşmalar, turizm sektöründe iş birliğini artırmak, kültürel değişim programlarını teşvik etmek ve iki ülke halkları arasındaki bağı güçlendirmeyi hedeflemektedir.

 

Genel Durum:

Almanya ve Türkiye arasındaki ticaret ve iş birliği, güçlü ekonomik bağlar ve karşılıklı yarar sağlayan anlaşmalar üzerine kuruludur. Her iki ülke de bu ilişkileri daha da güçlendirmek ve geliştirmek için sürekli olarak çalışmalar yürütmektedir. Almanya, Türkiye'nin en büyük ticaret ortağı olmaya devam ederken, Türkiye de Almanya için önemli bir ticaret ve yatırım destinasyonu olarak önemini korumaktadır.

 

 

Türk Ticaret Hukuku ile Alman Ticaret Hukuku kısa mukayesesi

 

Türk Ticaret Kanunu (TTK) ile Alman Ticaret Kanunu (Handelsgesetzbuch - HGB), her iki ülkenin ticari faaliyetlerini düzenleyen temel yasal çerçeveleri oluşturur. Bu kanunlar, ticaretin nasıl yapılacağını, ticari işletmelerin faaliyetlerini, şirketlerin yapısını ve yükümlülüklerini belirleyen kurallar içerir. Ancak, her iki kanunun içerikleri ve yaklaşımları, ülkelerin hukuki geleneklerine, ticari ihtiyaçlarına ve ekonomik yapılarına göre farklılık gösterebilir.

 

Genel Yapı ve Temel İlkeler

 

Türk Ticaret Kanunu (TTK):

TTK, Türkiye'deki ticari faaliyetleri düzenleyen temel kanundur ve 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

TTK, 6 ana kitaptan oluşur: Ticari İşletme, Ticaret Şirketleri, Kıymetli Evrak, Taşıma İşleri, Deniz Ticareti ve Sigorta Hukuku.

Kanun, İsviçre ve Alman ticaret hukukundan etkilenmiş olup, modern ticaretin gereksinimlerine uygun hale getirilmiştir.

 

Alman Ticaret Kanunu (HGB):

HGB, Almanya’da ticaret hukukunu düzenleyen ana kanundur ve 1897 yılında yürürlüğe girmiştir. Ancak, zaman içinde birçok revizyon geçirmiştir.

 

HGB, Almanya’da ticari faaliyetlerin kapsamını, ticaret şirketlerinin yapısını ve ticaret hukukunun diğer alanlarını düzenleyen temel metindir.

 

HGB, Almanya’nın güçlü hukuki geleneklerine dayanan, kapsamlı ve detaylı bir düzenlemeye sahiptir.

 

2. Ticaret Şirketleri

Türk Ticaret Kanunu:

 

TTK’da ticaret şirketleri, adi ortaklıklar, kolektif şirket, komandit şirket, anonim şirket, limited şirket ve kooperatifler olarak sınıflandırılır.

 

Anonim Şirketler (A.Ş.): En önemli şirket türlerinden biridir ve sermaye şirketleri arasında yer alır. Pay sahiplerinin sorumluluğu, taahhüt ettikleri sermaye payları ile sınırlıdır.

 

Limited Şirketler (Ltd. Şti.): Küçük ve orta ölçekli işletmeler için tercih edilen bir yapı olup, ortakların sorumluluğu, koydukları sermaye ile sınırlıdır.

 

Alman Ticaret Kanunu:

HGB, ticaret şirketlerini, tek ticaret şirketleri, kolektif şirketler (Offene Handelsgesellschaft - OHG), komandit şirketler (Kommanditgesellschaft - KG), anonim şirketler (Aktiengesellschaft - AG) ve limited şirketler (Gesellschaft mit beschränkter Haftung - GmbH) olarak sınıflandırır.

Aktiengesellschaft (AG): Almanya’nın en önemli sermaye şirketi yapısı olup, halka açık veya kapalı olabilir. Pay sahiplerinin sorumluluğu, sahip oldukları hisselerle sınırlıdır.

 

Gesellschaft mit beschränkter Haftung (GmbH): Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler için yaygın olarak kullanılan bir yapı olup, ortakların sorumluluğu, taahhüt ettikleri sermaye payları ile sınırlıdır.

 

3. Ticari İşletme ve Tüccar Tanımları

 

Türk Ticaret Kanunu:

TTK, ticari işletmeyi bir işletmenin ticari iş yapma amacı güden sürekli ve bağımsız bir ekonomik birim olarak tanımlar.

Tüccar, ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kişi olarak tanımlanır.

Alman Ticaret Kanunu:

 

HGB, ticari işletmeyi bir tüccarın (Kaufmann) işlettiği ticari faaliyetlerin bütünü olarak tanımlar.

Tüccar, ticari işletme işleten ve HGB’ye tabi olan kişi veya şirketlerdir. Almanya'da Kaufmann kavramı, ticaret hukuku kapsamındaki geniş yetki ve sorumlulukları ifade eder.

 

4. Muhasebe ve Finansal Raporlama

 

Türk Ticaret Kanunu:

TTK, ticari defterlerin tutulması ve finansal raporların hazırlanması konusunda kapsamlı hükümler içerir.

Şirketler, Türkiye Finansal Raporlama Standartları'na (TFRS) uygun olarak raporlama yapmak zorundadır.

 

Alman Ticaret Kanunu:

HGB, muhasebe ve finansal raporlama kurallarını detaylı bir şekilde düzenler. Büyük ölçekli şirketler için uluslararası muhasebe standartları (IFRS) uygulanabilir.

Şirketler, HGB’ye göre ticari defterler tutmak ve mali tablolar hazırlamak zorundadır.

 

5. Sözleşmeler ve Sorumluluklar

 

Türk Ticaret Kanunu:

TTK, ticari sözleşmelerin kurulması, tarafların yükümlülükleri ve sorumlulukları konusunda geniş düzenlemeler getirir.

Hükümler, genel itibarıyla alım satım, kira, taşıma gibi ticari işlemler üzerinde yoğunlaşır.

 

Alman Ticaret Kanunu:

HGB, ticari sözleşmelerin nasıl yapılacağı, tarafların hak ve yükümlülükleri konusunda detaylı düzenlemelere sahiptir.

HGB, özellikle ticari sözleşmelerde tarafların dürüstlük ve sadakat ilkesine uygun hareket etmeleri gerektiğini vurgular.

 

Sonuç:

Türk Ticaret Kanunu ve Alman Ticaret Kanunu, her iki ülkenin ticaret hukukunu düzenleyen kapsamlı yasal metinlerdir. TTK, Türkiye’nin ekonomik ihtiyaçlarına ve hukuki sistemine uygun olarak düzenlenmiş olup, büyük ölçüde İsviçre ve Alman hukukundan etkilenmiştir. HGB ise Almanya’nın güçlü ticaret geleneğine dayanan köklü bir kanundur. Her iki kanun, ticaretin etkin bir şekilde düzenlenmesi ve ticari hayatta hukuki güvenliğin sağlanması amacıyla benzer prensiplere sahip olmakla birlikte, detaylarda önemli farklılıklar gösterir.

 

Almanya ve Türkiye ticaret hukuku açısından hukuki uyuşmazlıklar neden çıkmaktadır ve nasıl çözülmektedir.

 

Almanya ve Türkiye arasındaki ticari ilişkilerde hukuki uyuşmazlıklar, iki ülkenin farklı hukuki sistemlerinden, ticari uygulamalardan ve kültürel farklılıklardan kaynaklanabilmektedir. Bu tür uyuşmazlıklar genellikle sözleşmelerin yorumlanması, yükümlülüklerin yerine getirilmesi, ticaret hukuku kurallarının farklı yorumlanması ve ticari etikle ilgili farklılıklar gibi nedenlerle ortaya çıkar. İşte bu uyuşmazlıkların nedenleri ve çözüm yöntemleri:

 

Hukuki Uyuşmazlıkların Ortaya Çıkma Nedenleri

 

Farklı Hukuki Sistemler:

 

Türkiye: Türkiye'nin hukuk sistemi, büyük ölçüde Kıta Avrupası hukukuna dayanır ve özellikle İsviçre ve Alman hukuklarından etkilenmiştir. Türk Ticaret Kanunu, bu hukuki geleneğin bir parçası olarak düzenlenmiştir.

 

Almanya: Almanya da Kıta Avrupası hukuk sistemine sahiptir, ancak kendi hukuki gelenekleri ve uygulamaları vardır. Alman Ticaret Kanunu (HGB), uzun yıllara dayanan bir gelişim sürecine sahiptir.

 

Bu iki farklı hukuk sisteminin ticari işlemlere ve sözleşmelere farklı yaklaşımları, uyuşmazlıklara yol açabilir. Örneğin, sözleşme hükümlerinin yorumlanması veya ticari teamüllerin farklı anlaşılması, iki taraf arasında anlaşmazlıklara neden olabilir.

 

Sözleşme Şartlarının Yorumlanması:

Türk ve Alman şirketleri arasında yapılan ticari sözleşmelerde, taraflar bazen sözleşme şartlarının yorumlanmasında farklılık yaşayabilir. Her iki ülkenin hukuk sisteminde sözleşme hükümlerinin nasıl yorumlanacağına dair farklı yaklaşımlar bulunabilir.

 

Örneğin, bir tarafın sözleşmenin belirli bir maddesini farklı yorumlaması, yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya gecikmesi gibi sorunlara yol açabilir.

 

Farklı Ticari Uygulamalar ve Kültürel Farklılıklar:

Almanya ve Türkiye arasındaki ticari ilişkilerde, ticari uygulamalar ve iş yapma kültürleri açısından farklılıklar bulunmaktadır. Bu farklılıklar, ticari müzakereler sırasında yanlış anlamalara ve dolayısıyla uyuşmazlıklara neden olabilir.

Örneğin, Almanya'da ticari ilişkilerde daha formal bir yaklaşım benimsenirken, Türkiye'de daha esnek ve kişisel ilişkilere dayalı bir ticaret kültürü bulunabilir. Bu farklılıklar, iş süreçlerinde anlaşmazlıklara yol açabilir.

 

Hukuki ve Ticari Etik:

Ticari etik kuralları ve uygulamaları, ülkeler arasında farklılık gösterebilir. Örneğin, Almanya'da iş etiği ve düzenlemelere sıkı bir şekilde uyulması beklenirken, Türkiye'de farklı bir etik anlayışı hakim olabilir. Bu, taraflar arasında beklenti farklılıklarına ve uyuşmazlıklara neden olabilir.

 

Hukuki Uyuşmazlıkların Çözüm Yöntemleri

 

Sözleşmeye Dayalı Çözüm Yöntemleri:

Tahkim: Uluslararası ticarette yaygın bir çözüm yolu olan tahkim, Almanya ve Türkiye arasındaki ticari uyuşmazlıkların çözümünde sıkça tercih edilir. Tahkim, tarafsız bir üçüncü tarafın uyuşmazlığı çözmesine olanak tanır ve genellikle uluslararası tahkim merkezlerinde gerçekleştirilir.

 

İstanbul Tahkim Merkezi (ISTAC) ve Almanya'da çeşitli tahkim merkezleri bu tür uyuşmazlıkların çözümünde görev alabilir.

 

Arabuluculuk: Tarafların anlaşmazlıkları mahkemeye gitmeden çözmeleri için arabuluculuk da bir seçenek olabilir. Özellikle Türkiye'de zorunlu hale gelen arabuluculuk, tarafların daha hızlı ve düşük maliyetli bir şekilde anlaşmazlıkları çözmesini sağlar.

 

Sözleşme Hükümleri: Sözleşmelerde, uyuşmazlık durumunda hangi hukukun geçerli olacağı ve hangi mahkemelerin yetkili olacağına dair hükümler bulunması, olası uyuşmazlıkların çözümünü kolaylaştırır. Taraflar, bu tür bir uyuşmazlık çözüm mekanizmasını önceden belirleyebilir.

 

Mahkemeler Yoluyla Çözüm:

Türkiye'de Mahkemeler: Uyuşmazlık Türkiye’de görülüyorsa, Türk ticaret mahkemeleri yetkilidir. Mahkemeler, Türk Ticaret Kanunu'na ve ilgili mevzuata göre karar verir.

 

Almanya'da Mahkemeler: Uyuşmazlık Almanya’da görülüyorsa, Alman mahkemeleri yetkilidir. Alman Ticaret Kanunu (HGB) ve ilgili Alman mevzuatı uygulanır.

Uluslararası Mahkemeler: Taraflar, uyuşmazlığı uluslararası mahkemelere taşıma konusunda da anlaşabilirler. Ancak bu genellikle daha karmaşık ve maliyetli bir süreçtir.

 

Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yöntemleri:

Arabuluculuk ve Uzlaşma: Almanya ve Türkiye'de, taraflar arabuluculuk veya uzlaşma yoluyla da uyuşmazlıklarını çözebilir. Bu yöntem, genellikle daha hızlı ve maliyet açısından daha avantajlıdır.

 

Uluslararası Ticaret Odası (ICC) Tahkimi: ICC tahkimi, tarafsızlık ve uluslararası tanınmışlık açısından yaygın olarak tercih edilen bir yöntemdir. ICC Tahkim Kuralları, tarafların anlaşmazlıklarını çözmek için başvurabilecekleri kapsamlı bir çerçeve sunar.

 

Sonuç:

Almanya ve Türkiye arasındaki ticari ilişkilerde ortaya çıkan hukuki uyuşmazlıklar, iki ülkenin farklı hukuki sistemleri, ticari uygulamaları ve kültürel farklılıklarından kaynaklanabilir.

 

Bu uyuşmazlıkların çözümü, genellikle tahkim, arabuluculuk, sözleşmede belirlenen çözüm yolları ve mahkeme süreçleri aracılığıyla sağlanır.

 

Tarafların uyuşmazlık öncesinde sözleşmelerinde hangi hukukun geçerli olacağını ve uyuşmazlıkların nasıl çözüleceğini belirlemeleri, olası anlaşmazlıkların daha hızlı ve etkili bir şekilde çözülmesini sağlayabilir. Bu açıdan ticari anlaşmalar bakımından konusunda uzman Ticaret Hukuku avukatları tarafından titizlikle kaleme alınmış, incelenmiş ve son noktası konulmuş sözleşmelerin aktedilmesi önem arz etmektedir.

 

 

Almanya Türkiye Ticari Anlaşmada özetle dikkat edilmesi gerekli olan unsurlar nelerdir ?

Almanya ve Türkiye arasında ticari bir anlaşma veya sözleşme hazırlanırken, avukatların dikkat etmesi gereken birçok kritik unsur vardır. Bu unsurlar, hukuki uyum, tarafların menfaatlerinin korunması, uyuşmazlıkların önlenmesi ve çözümü için gerekli olan düzenlemeleri içermelidir. İşte bir ticaret sözleşmesi hazırlanırken avukatın dikkat etmesi gereken temel unsurlar:

 

1. Tarafların Kimliklerinin Doğru Tanımlanması

Taraflar: Sözleşmenin tarafları olan şirketlerin veya bireylerin tam yasal adları, ticaret sicil numaraları, adresleri ve yetkililerinin kimlikleri doğru ve eksiksiz şekilde tanımlanmalıdır.

 

Yetki: Her iki tarafın da sözleşme yapmaya yetkili olduklarından emin olunmalıdır. Almanya ve Türkiye'de şirket yetkililerinin yetki belgelerinin kontrol edilmesi gerekir.

 

2. Geçerli Hukukun Belirlenmesi

Uygulanacak Hukuk: Sözleşmede hangi ülke hukukunun geçerli olacağı açıkça belirtilmelidir. Taraflar arasında anlaşmaya varılması durumunda, Türk hukuku, Alman hukuku veya tarafsız bir üçüncü ülke hukuku uygulanabilir.

 

Hukuki Farklılıklar: Uygulanan hukuka göre farklı olabilecek düzenlemeler konusunda dikkatli olunmalıdır. Örneğin, sözleşmenin iptali, feshi veya tazminat talepleri gibi durumlar farklı ülkelerde farklı şekilde düzenlenmiş olabilir.

 

3. Yetkili Mahkemelerin veya Tahkim Merkezinin Belirlenmesi

Yetkili Mahkeme: Taraflar arasında doğabilecek uyuşmazlıkların hangi mahkemede çözüleceği belirtilmelidir. Bu, Türk mahkemeleri, Alman mahkemeleri veya tarafların üzerinde anlaştığı başka bir ülkenin mahkemeleri olabilir.

 

Tahkim: Alternatif olarak, uyuşmazlıkların tahkim yoluyla çözülmesi kararlaştırılabilir. Eğer tahkim seçeneği tercih edilirse, hangi tahkim merkezinin yetkili olduğu (örneğin, ICC, ISTAC) ve hangi tahkim kurallarının uygulanacağı açıkça belirtilmelidir.

 

4. Sözleşme Dili

Dil Seçimi: Sözleşmenin hangi dilde yapılacağı ve bu dilin resmi geçerliliğe sahip olup olmayacağı belirlenmelidir. Eğer birden fazla dilde sözleşme hazırlanıyorsa, çelişki durumunda hangi dilin esas alınacağı açıkça belirtilmelidir.

 

Çeviri Riskleri: Çevirilerde anlam kayması olmaması için resmi çeviri uzmanları kullanılmalı ve çevirilerin doğruluğu dikkatlice kontrol edilmelidir.

 

5. Sözleşme Konusu ve Tanımlar

Sözleşme Konusu: Sözleşmenin konusu olan mal veya hizmetlerin detaylı bir şekilde tanımlanması gerekir. Özellikle teslimat koşulları, kalite standartları ve teknik spesifikasyonlar açıkça belirtilmelidir.

 

Tanımlar: Sözleşmede kullanılan terimlerin taraflarca aynı şekilde anlaşılmasını sağlamak amacıyla tanımlar bölümü oluşturulmalıdır. Örneğin, teslimat terimleri (FOB, CIF vb.) Incoterms kurallarına göre belirlenmelidir.

 

6. Ödeme Koşulları

Ödeme Şartları: Ödeme şekli (peşin, vadeli, akreditif vb.), ödeme vadesi, para birimi ve ödemenin nasıl yapılacağı detaylı bir şekilde belirtilmelidir.

Vergilendirme: Tarafların hangi vergilere tabi olacağı, KDV uygulamaları ve çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları dikkate alınarak düzenlenmelidir.

 

7. Teslimat ve Riskin Geçişi

Teslimat Şartları: Teslimat yerleri, süreleri ve taşıma şartları net bir şekilde belirlenmelidir. Teslimatın gecikmesi durumunda uygulanacak yaptırımlar da sözleşmeye eklenmelidir.

 

Riskin Geçişi: Malların tesliminden sonra riskin hangi aşamada alıcıya geçeceği (Incoterms kurallarına göre) açıkça belirtilmelidir.

 

8. Garantiler ve Tazminatlar

Garanti Koşulları: Sözleşmede mal veya hizmetlere ilişkin garanti süreleri, garanti kapsamı ve koşulları ayrıntılı olarak belirtilmelidir.

Tazminat: Sözleşmenin ihlali durumunda uygulanacak cezai şartlar, tazminat talepleri ve sorumluluk sınırları netleştirilmelidir.

 

9. Gizlilik ve Rekabet Yasağı

Gizlilik: Sözleşme kapsamında elde edilen bilgilerin gizliliğini korumak amacıyla gizlilik hükümleri (non-disclosure agreements - NDA) eklenmelidir.

Rekabet Yasağı: Tarafların, sözleşme süresince veya sonrasında rekabet etmelerini önlemek amacıyla rekabet yasağı maddeleri düzenlenebilir.

 

10. Mücbir Sebep (Force Majeure)

Mücbir Sebep Tanımı: Doğal afetler, savaş, grev gibi tarafların kontrolü dışında gelişen durumlar nedeniyle sözleşme yükümlülüklerinin yerine getirilememesi durumunda uygulanacak hükümler tanımlanmalıdır.

 

Bildirim Zorunluluğu: Mücbir sebep durumunda tarafların diğer tarafı ne zaman ve nasıl bilgilendireceği belirtilmelidir.

 

11. Sözleşmenin Feshi ve Sonuçları

Fesih Şartları: Taraflardan birinin sözleşmeyi hangi koşullarda feshedebileceği, fesih durumunda karşı tarafın hakları ve yükümlülükleri netleştirilmelidir.

 

Sonuçlar: Fesih halinde, tarafların yükümlülüklerinin ve haklarının ne olacağı, malların iadesi veya tazminat gibi konular düzenlenmelidir.

 

12. Değişiklikler ve Ek Protokoller

Sözleşme Değişiklikleri: Sözleşmenin değiştirilmesi durumunda hangi prosedürlerin izleneceği ve değişikliklerin geçerliliği için tarafların onayının nasıl alınacağı belirlenmelidir.

 

Ek Protokoller: Sözleşme kapsamında yapılacak ek anlaşmaların veya protokollerin ana sözleşme ile uyumu sağlanmalı ve bu protokollerin geçerlilik şartları açıkça belirtilmelidir.

 

13. Denetim ve Uygunluk

Denetim Hakkı: Taraflardan birinin, diğer tarafın faaliyetlerini denetleme hakkı varsa, bu hakkın kapsamı ve sınırları sözleşmede belirtilmelidir.

 

Uygunluk: Her iki tarafın da yerel ve uluslararası yasalara, düzenlemelere ve etik kurallara uygun hareket edeceğine dair hükümlere yer verilmelidir.

 

Sonuç:

Almanya ve Türkiye arasında yapılacak ticari bir sözleşmenin hazırlanmasında avukatın dikkat etmesi gereken birçok husus bulunmaktadır. Bu hususlar, iki ülkenin farklı hukuk sistemleri ve ticari uygulamaları göz önünde bulundurularak detaylı bir şekilde ele alınmalıdır. Uyuşmazlıkların önlenmesi ve tarafların haklarının korunması için sözleşmenin tüm detaylarının dikkatlice incelenmesi ve tüm potansiyel senaryoların göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

 

Almanya'da şirket kuruluşu için ayrıca kaleme aldığımız makalemizi inceleyebilirsiniz. 

 

+49 152 02819858

+90 542 350 66 01

 

info@umitoz@hotmail.com